7 Nisan 2008 Pazartesi

CITY'S'DE BİR İLK DAHA


Sinema kapısından çıkan kendini gece kulübünde bulacak..

Eğlence hayatına yön veren Erol ve Varol Kaynar kardeşler, bu kez City's Alışveriş Merkezi'nde gece kulübü açtı. Bir ilke imza atacak konseptte sinema kapısından çıkan kendini gece kulübünde bulacak..
İstanbul'da yiyecek-içecek ve eğlence hayatında peşpeşe iddialı adımlar atılıyor. Rainforest, Zuma, Hakkasan gibi uluslararası üne sahip birçok mekan açıldı. Ve şimdi de son olarak, eşine az rastlanır bir konsept karşımızda... Alışveriş merkezinde gece kulübü açılıyor! Amsterdam'da buna benzer bir konsept var ama sinema katında, sinema fuayesinde açılan ilk gece kulübü Barcode olacak. Bu ilkin sahibi ise Erol Kaynar ile Varol Kaynar. Daha önce de 1984 yılında, kimsenin cesaret edemediği bir dönemde, bin 500 kişilik bir disko açan Erol Kaynar, bu kez de 26 Mart'ta City's Nişantaşı AVM'nin içinde, Barcode'u hizmete sokuyor. Alışveriş merkezinin sinema katında, büyük bir alana sahip olan mekan, gündüz restoran-kafe- bar, gece ise sinemadaki son seanstan sonra gece kulübü olarak hizmet verecek. Altı metre tavan yüksekliğine sahip, Boğaz manzarası olan mekanda eğlence, sabah 04.00'e kadar sürecek.
'NE TUTAR, ÇOK İYİ BİLİRİM'
Gece ve gündüz, özellikle ünlülerin buluşma adresi olmaya aday olan mekanda, hafif atıştırmalık gurme yiyecekler servis edilecek. Kaynar Kardeşler, atıştırmalık mönü için İtalyan asıllı Patricia Ünder adlı bir danışmanla anlaştı. İşletmeciliğini Eksen Grubu Genel Koordinatörü Selma Şeşbeş'in yapacağı mekanın müziği de ünlü dj'lere emanet edildi. Erol Kaynar, özellikle son beş senedir yiyecek- içecek sektöründe çok fazla ithalat ve ihracat olduğunu, kalitenin de müşteri beklentilerinin de arttığını söylüyor.
* Eğlence hayatında ne zamandır varsınız? Bu macera nasıl başladı?
Bu işe 1970 gibi başladım. İşin patronu değildim, sadece çalışıyordum. Depoda, kafenin muhasebesinde çalıştım. Daha sonra pazarlama müdürü, ardından da işletme müdürü oldum. 1980 öncesi, ihtilalde, turizm Türkiye'de tamamen durmuştu. Danimarka'ya gittim. Döndüğümde de Fondue Restaurant'ı açtım. İş hayatına atıldığımda 19, restoran sahibi olduğumda 35, Galata Kulesi'ne ortak olduğumda ise 36 yaşındaydım. Hiçbir mekanı kaybetmedik, belli bir yere geldiğimizde biz bıraktık. Buna çok dikkat ediyoruz. 30 farklı mekan açıp kapattık.
* İhtilalden hemen sonra bin 500 kişilik disko açmaya nasıl cesaret ettiniz?
Hiçbir zaman 'Mekanları ilk biz açalım.' gibi bir amacımız olmadı. Tesadüf mü, yoksa vizyonumuz sayesinde mi oldu bilemiyorum. Disko açmak o zamanlar için büyük cesaret işiydi. Belli kapasitesi olan kulüpler vardı. Ama binlerce kişinin alınacağı bir diskoyu açmaya kimse cesaret edememişti. Biz bunu yaptık ve çok başarılı olduk.
* Ya Park Cafe?
Park Cafe, sinema ile beraber yeme-içme alışkanlığını getirdi. Akmerkez'de uzun saatlere kadar açık olan tek kafeydi. 22.00'da kapanmayan tek yerdi.
* Şu anda hangi mekânlara sahipsiniz?
Şu anda Salomanje, Sortie, Barcode, Ghetto, Park Cafe ve Opera Pastanesi var.
Mutfak yok, aşçı barın içinde gözünüzün önünde
* Peki yemek servisi olacak mı?
ak mı?Buradaki konseptte mutfak yok. Aşçımız barın içinde bulunuyor. Hem barmen, hem de aşçımız var. Paris'te ve özellikle Fransa'da bunun örneklerine rastlayabiliriz. Türkiye'de bunun eşi yok. Barmen ve aşçımız, burada omuz omuza çalışacak. Daha önce buharda pişirilmiş olan yiyecekler gözünüzün önünde hazırlanacak. Barmenimiz, Maça Kızı'nın başındaki barmen, aşçımız Çırağan Oteli'nin aşçılarından... Her yemekte iki çeşit şarap öneriyoruz. Listemizdeki her şarap kadehte sunulacak. İki çeşit çok özel tabağımız var. Biri tamamen peynir tabağı üzerine olan Barcode Di Mare, diğeri de Barcode Gioya.
* Barcode'dan bahseder misiniz?
Açacağımız Barcode da dünyada ilk olacak. Artık işi eğlenceye döktük. Sinemadan çıkan bir kişi, evine gitmek yerine eğlenmek istiyorsa Barcode'da vakit geçirebilecek. Sabah 04.00'e kadar açık olacak mekânımız.
DJ Burak Yontarkol çalacak
Mekânda daha önce Sotrie Müzik Direktörü olan Escobar, Studio 54 ve Çeşme Samdan'a çalışan ünlü DJ Burak Yontarkol'un ekibi müzik yapacak. Günün her saati müzik dinlenebilecek. İş çıkışı gelip en az 04.00'e kadar eğlenilebilme imkânı tanınacak. Ancak 23.00'dan sonra müziğin ritmi artacak.

CUBA GECCESİ CITY'S HARVARD CAFE'DE

Cuba'nın sıcak ve egzotik gecceleri artık haftanın iki günü pazartesi ve perşembe günleri Cıty's Harvard Cafe'de başlıyor. Bu akşam ilk galası yapılacak olan Cuba Gecceleri, latin dansların ritmi ve romantizmi ile Harvard Cafe müdavimlerine büyülü dakikalar yaşatacak. Saat 20:00'dan itibaren başlayacak olan gecede davetliler Harvard Cafe'nin lezzetleriyle de buluşacak.

3 Nisan 2008 Perşembe

Asmalımescit'te Paris

Mekan : La Brise
Tel: (0212) 244 48 46Adres: Asmalımescit Caddesi 28, AsmalımescitSemt: Asmalımescit

Cumartesi öğlen ve pazar hariç 12.00-02.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli.

Sigarasız bölüm yok.

Asmalımescit Caddesi’nin girişindeki yeni mekânın kırmızı tenteli, koyu ahşap çerçeveli pencere ve kapıları kendisi hakkında yeterli ipucunu veriyor:

Karşınızda tipik bir Paris brasserie’si var. Fransız müziği, beyaz örtülü masaları, koyu renk ahşap ağırlıklı, pirinç detaylı dekorasyonu ile eşikten içeriye adımınızı attığınız an Asmalımescit gidiyor, Champs Elyseés geliyor. Farklı farklı şekillerdeki cam aplik ve abajurlar, kapının hemen üzerindeki duvar saati ve duvarlardaki siyah-beyaz fotoğraflar ilk bakışta dikkati üzerlerine çekse de orada oturdukça keşfedeceğiniz onlarca ayrıntı daha var. Her şey orijinal konsepte sadık kalınarak hazırlanmış, dolayısıyla yalnızca ilk akla geldiği gibi Fransız etkisinden bahsetmek yetersiz. Alman-Fransız kültürlerinin iç içe geçtiği Alsace-Lorraine bölgesine dayanıyor brasserie konsepti. Tıpkı o topraklar gibi iki dev arasında sıkışmış ve sonunda Fransa’ya kalmış durumda. Alman etkisinin en büyük tezahürü olarak bira içki menüsünde önemli bir yere sahip. Ale, bière d’abbaye, kölsch, lager, rauchbier ve weissbier başlıkları altında onlarca marka ve çeşit bulunuyor. Şaraplarda da yerli ve yabancı pek çok çeşit (Chateau La Mission Haut-Brion, Chateau Cos d’Estournel gibi prestijli markalar da dahil) mevcut; şişe fiyatları 39-1153 YTL arasında değişiyor. Yemekler hem çeşit, hem de lezzet bakımından Paris’teki iyi bir brasserie’den farksız. İşletme The North Shields’ın da sahibi olan Teoman Hünal ve ailesine ait. Mutfakta da Londra’da aşçılık eğitimi alan kızı Esen Hünal var. Büyük, tek bir sayfaya basılı menü üç ana kolondan oluşuyor: ‘Entrées’, ‘Viandes’ ve ‘Desserts’. Başlangıçlar geleneksel soğan çorbası, yeşil salata, tarhunlu salata, Niçoise salata, bonfile salatası, rokforlu salata, tavuk ciğeri pate, yengeç-somon havyarı-tarama tabağı, şarküteri tabağı, karamelize soğan ve keçi peyniri tartöletleri, tereyağında sote edilmiş gnocchi (krem peynir veya domates sos ile), prosciutto ile mayonezli kereviz salatasından oluşuyor. Et yemekleri daha da ağız sulandırıcı: Choucroute garnie (geleneksel ekşi lahana, domuz jambon ve sosis ile), moules marinières (tencerede şarap soslu midye), limon ile marine edilmiş piliç, tereyağında sote bıldırcın, domuz gerdanı (karamelize elma ve elma sosu ile), nane soslu kıvırcık kuzu pirzolası, soğan marmelatlı dana ciğeri, ızgara bonfile (karabiber veya bearnaise sos ile), ızgara kontrafile (kızarmış patates ile), hamburger, safran sosu ve dereotu pestolu ızgara somon. Tatlı içinse tarte tatin, limonlu tart, mousse au chocolat, rom baba ve rom ile tatlandırılmış milföy var. Özellikle bu sonuncuyu denemenizi tavsiye ederiz; Esen Hanım’ın özel olarak açtığı milföy hamurundan yapılan tatlı yedikten sonra suçluluk hissettirmeyecek kadar hafif. Sunumlar son derece sade -et sipariş ediyorsanız bembeyaz bir tabakta yalnızca et geliyor, patates kızartması ayrı olarak bardak içinde sunuluyor- ve özenli, lezzetleri de harika. Yemekten sonra içkiye yan taraftaki bar bölümünde devam edebilirsiniz. Dışarıdan girişleri ayrı ama mahzen benzeri bir tünel aracılığıyla içeriden de bağlantı var. Bu kısım pazar hariç her gün 18.00’den sonra açık. Perşembe akşamları canlı caz performansları gerçekleşiyor.

Menüden:Geleneksel soğan çorbası 10 YTLŞarküteri tabağı 17 YTLSteak tartar 23 YTLKadeh şarap 10-25 YTL Tarte tatin 11 YTL

L'Entrecote de Paris..


L’Entrecôte de Paris

Mekan : L’Entrecôte de Paris
Tel: (0212) 373 26 00Adres: City’s Nişantaşı, Teşvikiye Caddesi 162, Nişantaşı

Paris’in meşhur antrikotçusu City’s Nişantaşı’nda...
Her gün 12.00-02.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli. Sigarasız bölüm yok.
Alışveriş merkezinin en ağır restoranı burası. Bordo kadife perdeler, kristal avize ve aplikler, dore duvar kağıtları, puro dolabı, koyu ahşap parke ve masalar, koyu kahverengi deri kaplı sandalye ve bistro tarzı koltuklar Versailles’a giderken yolunu kaybedip buraya düşmüş gibi gözüküyor. Menü et ağırlıklı, az ve öz. Zaten gelenler meşhur soslu antrikotun tadına bakmak istiyor genellikle.

Fiyatı 59 YTL olan özel menüde antrikot, patates kızartması ve salata var. Et ve patates soğumasın diye altında mum yanan özel servis tabaklarında sunuluyorlar, yine de mutfağa en yakın masalara oturmakta fayda var çünkü lezzeti sıcaklığıyla doğru orantılı ve dışarıdaki masalara varana dek soğuyabiliyor. Lezzeti tek kelimeyle enfes! Et dışında bir şey denemek isteyenlere nefis Fransız soğan çorbasını tavsiye edebiliriz. Fransa’da içtiklerinizin birebir aynısı. Menüde ayrıca dokuz çeşit salata, çeşitli aperitifler ve New York steak, T-bone steak, kuzu şiş gibi et yemekleri de var. Tatlı olarak ise yine Fransız spesiyalleri creme brulee, çikolatalı sufle gibi akıl çelen alternatifer var. City’s’in tartışmalı alkol konusunu bir kenara bırakır ve yasağın kalktığını varsayarsak; şarap menüsü zengin ancak zayıf noktası Türk markalarından yalnızca Terra’nın bulunması. Oysa ki menüyü içki bazında tekelleştirmenin modası çoktan geçti. Müşteriler ithal şaraplarda daha şanslı; Fransız, İtalyan, İspanyol, Şili, Kaliforniya, Güney Afrika, Avusturalya, Yeni Zelanda; ne ararsanız var.

ZUMA VE YEMEK SANATI.




Londra'nın ünlü ve bol ödüllü Japon restoranı ZUMA, İstanbullularla buluştu...
Londra ve Hong Kong'dan sonra dünyadaki 3. şubesi, İstanbul Doors Group ve Zuma Londra ortaklığı ile açılan Zuma Restaurant, Japonya'da günlük yaşamın yeme-içme geleneği olan “Izakaya” tarzını üstün kalite, malzeme ve ayrıntıya verdiği önemle bütünleştirerek İstanbullulara sunuyor.
Denize Sıfır, Eşsiz Manzara…Zuma Londra tamamen kapalı bir mekan olduğundan Ortaköy'ün eşsiz boğaz manzarası ve denize sıfır konumundan dolayı Londra'daki sahipleri Zuma İstanbul'u burada açmaya karar vermişler...


Özenli DekorasyonBrezilya'dan Japonya'ya kadar dünyanın dört bir yanından getirilen mobilyalar ve aksesuarlar, mekanda hakim olan sadelik ve boğaz manzarası ile bütünleşiyor. İki kattan oluşan Zuma'nın üst katında bar ve lounge alanı, alt katında ise ana yemek salonu bulunuyor. Sushi Bar'ı, sushinin birçok çeşidini açık mutfak sistemi ile sunarken, Robata Grill Bar'da ise sebzeler, kümes hayvanları ve etler özel soslarla marine edilerek hazırlanıp servis ediliyor (Türk ocakbaşı konseptinin Japon versiyonu olarak adlandırılıyor.)


Tabaklar Bile Zuma'ya Özel, El Yapımı…Japonya'da bir usta tarafından Zuma'ya özel olarak elle yaptığı tabakların kullanıldığı mekanın çok özel yemek sunumları bulunuyor. Bunun yanında Londra Zuma'dan gelen barmenlerin bulunduğu barında hazırlanan kokteylleri ile de adından sıkça söz ettirecek gibi görünüyor!

Kimlere Hitap Ediyor?


İş dünyasının önde gelenleri, sanat camiasının seçkin isimleri ve medyanın üst düzey yöneticilerinden oluşan müşteri portföyüne hitap ediyor. Öğlen ve akşam saatlerinde servis verecek olan Zuma, gerek bar gerekse yemek için gelen misafirlerini ağırlayacak. Müşteri kapasitesi: restoranda 100 kişi, barlounge'da 76 kişi. Yazın açılacak terası ile de 120 kişiye hizmet verebilecek… Sanıldığı Kadar Pahalı Değil Ve gelelim merak edilen sorulardan birine... Zuma İstanbul'da yenilen iyi bir yemeğin fiyatı aşağı yukarı ne kadardır? Yetkilileri: “Mönü fiyatlarımız kişi başı içki dahil 100 YTL civarında, basında çıktığı kadar da çok pahalı bir restoran değiliz” diyorlar...
Merak Edenler İçin Londra Zuma: İlk olarak 2002 yılında Knightsbridge'de açıldı. Londra Zuma'nın ortakları işadamı Arjun Waney ve ünlü şef Rainer Backer... Square Meal tarafından “En İyi Yeni Restoran 2002”. Restaurant Show'da “Doğu Kültürünü Yansıtan En İyi Restoran 2002” ve son olarak da Tatler Restaurant Awards tarafından “Yılın Restoranı 2005” seçilmiştir.


Adres: Salhane Sok. No: 7Ortaköy-İSTANBULTel: 0212 236 22 96

BİLGİLİ 'SPİCE MARKET' İ GETİRİYOR!


"Son aylarda İstanbul'da güzel şeyler oluyor!" diye yazıp duruyorum. Ve gerçekten de güzel şeyler olmaya başladı. Bir aksilik olmazsa, yıl sonuna kadar dünyaca ünlü restoranlarımız açılmış olacak. Amerika'da başlayan Avrupa ülkelerinde devam eden Uzakdoğu mutfağı rüzgarı şimdi de İstanbul'da. Hakkasan, Zuma derken şimdi de Robert De Niro'nun Nobu'su veya New York'un dünyaca ünlü restoranı Spice Market'in bu yaz sonu İstanbul'da açılacağını duydum. Hem de Serdar Bilgili tarafından... Evet, BJK'nın eski başkanı Bilgili, Radisson SAS, Aija derken şimdi de W Hotel'i bitirmek üzere. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk toplu konut projesi olan Akaretler Sıraevleri, restore edilerek, konut, mağaza ve dünyanın en hızlı büyüyen lüks otel markalarından W Hotel oluyor. İşte bu otelin roof katında da yüzde 80 ihtimalle New York'un dünyaca ünlü restoranı Spice Market olacak. Daha önce de yazmıştım, duyduğuma göre Serdar Bilgili, yılda 13 milyon dolar ciro getirecek bir restoran arıyordu. Sonunda Spice Market'i getirerek kendince bir çözüm bulmuş. Tebrik etmekten başka diyecek sözümüz olamaz. Bu arada Amerika'da çok sayıda olan W Hotel, 135 odalı kapasitesiyle Avrupa'daki ilk otelini bu yaz sonunda İstanbul-Beşiktaş'ta açmış olacak. 50 milyon dolara mal olacak projeyle birlikte New York'un gözde SPA merkezi olan Bliss de İstanbul'a 'merhaba' diyecek. 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında saray ağalarının konaklama alanı olarak kurulan Akaretler Sıraevleri Projesi, W Hotel, 35 mağaza, 80 konut, ofis alanları, sağlık merkezi, SPA, restoranlar ve kulüpten oluşuyor.

ASYA YEMEKLERİ İÇİN...

Spice Market'in bulunduğu New York'un Meatpacking bölgesi fazlasıyla 'trendy' bir muhit. Trendy New Yorklular'ın Asya yemekleri için birinci tercihi ise Spice Market. Restoranın başında ünlü Fransız şef Jean-Georges Vongerichten bulunuyor. Fransız şef öyle tutmuş ki üç Michelin yıldızlı Jean-Georges adlı restoranı başta olmak üzere 15 restoranı daha var. Hatta Çin'in Şanghay kentinde de Jean-Georges isimli bir restoran açtı. Nobu'yu anlatmama ise gerek yok herhalde. Her yıl 'Nobu İstanbul'da açılıyor' diye yazılır, ancak bir türlü gerçekleşmedi. Bu restoran kısaca Japon mutfağını Güney Amerika tadıyla birleştiriyor. Nobu'nun kurucularından biri de Robert de Niro Tom Ford, Madonna, Nicole Kidman ve Tom Criuse gibi isimlerin müdavimi olduğu Nobu adını ünlü şefinden alıyor.

Anjelique farkı



Lezzet, müzik, gece ve muhteşem Boğaz manzarası Anjelique’de… Anjelique, büyüleyici manzarası ve sade dekorasyonu ile hem eğlenmek hem de iş çıkışı stres atmak isteyen müdavimleri ile yaz sezonunda Ortaköy’de buluşuyor... İstanbul’un kaliteli hizmet sunan ve aynı zamanda popüler mekanlarına, imza atan İstanbul Doors Restaurant Group’un Ortaköy’de eğlenceseverlerle buluştuğu nokta Anjelique. Farklı tatları bir arada bulabileceğiniz Anjelique’in en önemli özelliği, muhteşem Boğaz manzarasını doyasıya yaşama imkanı sunması... Dekorasyonu Geomim Mimarlık, Mahmut Anlar tarafından yapılan ve sadeliğin ön planda tutulduğu Anjelique’de, titiz bir çalışma sonucu içeriye yerleştirilen aynalar, tüm Boğaz manzarasını mekana taşıyor... Kendine has mönüsünün yanı sıra İstanbul Doors Restaurant Group`un bir diğer üyesi olan Wan-na`nın Uzakdoğu lezzetlerinin de ayrı bir mönü ile sunulduğu Anjelique’de akşam yemeği 19.00’da başlıyor. Anjelique`in restoran olarak ayrılan üst katında muhteşem Boğaz manzaralı bir ortamda yenilen yemeğin sonrasında Boğaz`a karşı eğlence sabah 04:00’e kadar devam ediyor. Anjelique, hemen önünde yer alan iskele ile dileyenlere denizden ulaşım imkanı sağlıyor. Restaurant-bar-gece kulübü olarak misafirlerini ağırlayan Anjelique’de valet parking hizmeti de bulunuyor. Anjelique’in büyüleyici atmosferi yaz günlerinin tadını eğlenerek çıkarmak için ideal.