Geçtiğimiz sezon Ghetto'nun en unutulmaz gecelerinden biri şüphesiz, 2 günlük performansları ile Transglobal Underground'du. Ghetto, bağımsız müziğin en önemli multi-kulti gruplarından Transglobal Underground'u İstanbul'da tekrar konuk ediyor. 90′ların başında davul ve bass ayrı şeylerken, Asya muzigi hâlâ egzotik sayılırken, dub ve reggae can çekişirken, Transglobal Underground, farklı geçmişler ve kültürlerden gelen değişken DJ, prodüktör ve müzisyen kadrosu ve tek bir tarza sıkıştırılmayı kabul etmeyen bir müzikal anlayış ile ortaya çıktı. Farklı geçmişler ve kültürlerden gelen değişken DJ, prodüktör ve müzisyenlerden oluşan kadrosu ile inatçı bir şekilde bağımsız olan ve müzikal sınırlamaları kabul etmeyen grup, Brezilya perküsyonu ve gitar sololar içeren ilk dans hitleri "Temple Head" ile beklenilmeyen bir club hiti ortaya çıkarmışlardı. İlk albümleri "Dream of 100 Nations" Top 50 listelerine girdi ve indie listelerin başına oturdu. 90′ların ortalarında ambient ve trance gibi tarzların yeni fikirler için bir açıklık ortaya koymasıyla birlikte Transglobal Underground düşüncelerini müziğine daha rahat yansıtmaya başlamıştı. Her albümünde birden fazla hit şarkıyı müzik dünyasına hediye Grup, kurucu üyeler Tim Whelan (klavye/gitar) ve Hamilton Lee (davul/programlama) ve şu anki çekirdek üyeler Godfrey 'Tuup' Duncan (vokaller ve kongalar), Sheema Mukherjee(sitar ve bass), Gurjit Sihra (dhol ve kaos pad) ve Ravinder Neiyyar (dhol ve tabla)'dan oluşuyor. Transglobal Underground birçoğumuzun akıllarında yer etmiş diskografisinin geniş bir özetini İstanbullu müzikseverlerle paylaşırken Hindistan, Irak, Macaristan, Fransa, Brezilya, Portekiz, Senegal gibi birçok farklı ülke kültüründen ilham almış olan "Moonshout" adlı son albümlerinden parçalarla da bizlerle olacak.
Unutulmaz performansları ile müzik dünyasının en büyük gruplarından Transglobal Underground Ghetto'da…Yer : Ghetto Zaman Aralığı : 21 - 22 Kasım 2008 Saat : 22.30 Satış Yeri : Biletix Adres : Kalyoncu Kulluk Caddesi, No: 10 34440 Beyoğlu
31 Ekim 2008 Cuma
Transglobal Underground İstanbul'a geliyor
29 Eylül 2008 Pazartesi
Bu bayramın en pahalı sanatcıları
Bu bayramın en pahalı erkek sanatçısı 110 bin YTL ile İbrahim Tatlıses oldu. Tatlıses, Bayram’ın ikinci günü Kıbrıs Kaya Artemis Otel’de sahne alacak. Tatlıses’i 100 bin YTL ile Sibel Can izle di. Can, Bayram’ın ikinci günü şarkılarını Nevşehir’de Asos Termal Otel’de söyleyecek. İşte ünlülerin bayram tarifeleri...
Özcan Deniz: Bayram’ın birinci günü Kıbrıs’ta sahneye çıkacak, 90 bin YTL alacak.
Seda Sayan-Onur Şan: Hem tatil, hem iş için Kıbrıs’ı tercih eden çift, birlikte bayramın birinci ve üçüncü günü sahne alacaklar. Çiftin ikili sahne fiyatı ise 80 bin YTL.
Candan Erçetin: Antalya’da bayramın ikinci günü 60 bin YTL’ye sahneye çıkacak.
Demet Akalın: Afyon İkbal Termal Otel’de Bayram’ın ikinci günü 50 bin YTL’ye sahne alacak.
Deniz Seki: Kıbrıs’ta bayramın birinci günü sahneye çıkacak. Karşılığında 50 bin YTL alacak.
Funda Arar: Yine Kıbrıs’ta bayramın üçüncü günü konser verecek. Alacağı ücret 35 bin YTL.
26 Eylül 2008 Cuma
Bayramda Balkan Fiesta
Enerjisiyle, kültürleriyle, müzikleriyle her zaman kendimize yakın hissettiğimiz Balkan Ateşi, 2 Ekim Perşembe günü yeniden alev alıyor. Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Bosna ve Romanya'nın sahip olduğu bu geniş coğrafyanın en sevilen parçlarının yanı sıra; Balkan Beat Box, Goran Bregovic, Shantel, Kultur Shock, Gogol Bordello gibi isimlere dokunarak Türkiye’ye kadar ulaşacak. "Disco Disco Partizani" derken çoşacak, Kultur Shock'tan "Mastika" dinleyerek zaman ve mekan kavramını kaybederek kendinizden geçecek, Burhan Öcal ile göbek atacak ve Emir Kusturica'nın filmlerini dev ekranda seyrederken "Start Wearing Purple"la kendinizi Balkan müziğin inanılmaz girdabında bulacak ve neye uğradığınız şaşıracaksınız. Yer : Studio Live Aziza
18 Eylül 2008 Perşembe
Meme Vakfı için soyundular
Fatoş'dan erkeklere 10 altın tüyo
'Avrupa Yakası'nın Fatoş'u, Şenay Gürler, kadınlar hakkında erkeklerin bilmediği 10 'şey'i anlattı.. 'Avrupa Yakası'nın Fatoş'u, Şenay Gürler, Esquire dergisinin temmuz sayısına kadınlar hakkında erkeklerin bilmediği 10 'şey'i anlattı..
1- Belki dememiz 'evet', 'hayır' dememiz 'belki' anlamına gelmiyor. 'Hayır' diyorsak bu gerçekten 'hayır' demektir.
2- Cesare Pavese'nin dediği gibi: Kadınlar güçsüz olana kendini bir ödül, güçlü olana bir eşya gibi sunar.
3- Kendinizi karizmatik ve etkileyici sandığınız bir konuda biz saatlerce konuşup, dalga geçip, gülebiliriz.
4- Play Station oynamanızda sorun yok ama bir kere bile "Geç karşıma birlikte oynayalım" demezsiniz. Oysa aramızda bilgisayarı bile yenebilenler var. Örneğin ben...
5- Ağlayan kadın her halükarda haklıdır. Konu uzatılmaz.
6- Biz araba kullanırken yanımızda oturan erkeğin dırdırları bir kulağımızdan girer, diğer kulağımızdan çıkar. Dinlemeyiz bile. Siz yanımızda yokken de kullanıyoruz biz bu arabayı...
7- Erkeğin kendine davranışı, kadınına nasıl davranacağının çok güzel bir göstergesidir.
8- Erkekler aldatıklarında ya da yalan söylediklerinde aslında kendilerini kandırırlar. Çünkü kadın daha en başından her şeyi bilir ve anlar. Yüzleşecek gücü bulduğunda harekete geçer.
9- Erkekler sadece kendilerinin aldattığını sanır. Aldatılabilecekleri akıllarına gelmez; gelse bile yüzleşmezler. Oysa her kadının aldatma potansiyeli vardır.
10- Erkekler kadınların ne kadar kurnaz ve tehlikeli olduklarını bilebilir ancak boyutlarını hayal bile edemezler.
MFÖ
MFÖ en önemli çıkışını 1984 yılında "Ele Güne Karşı" albümüyle yaptı. Aynı adlı şarkı, o sene yılın şarkısı seçildi. Bunu, 1985 yılında "Peki Peki Anladık", 1986 yılında "Vak The Rock", 1987 yılında "No Problem", 1989 yılında "Best of MFÖ", 1990 yılında "Geldiler", 1992 yılında "Agannaga" ve "Dönmem Yolundan", 1995 yılında Rock sound'u ağırlıklı "M.V.A.B" izledi. 1985 ve 1988 yıllarında ülkemizi Eurovision şarkı yarışmasında başarı ile temsil eden Grubun üyeleri kariyerlerinde solo albüm çalışmaları dışında film, tiyatro, reklam ve TV dizilerinde de oldukça başarılı çalışmalara imza atmışlardır. Ancak grup üyeleri hiçbir zaman tek başına sahne performansı sergilemeyi seçmemiş, bugüne kadar MFÖ olarak sahne almışlardır.
Grubun o eşsiz sahne performansına tanık olmak, o müthiş klasiklerle eğlenmek isteyenleri yenilenmiş haliyle Jolly Joker Balans'a bekliyoruz...
mekan : Balans Jolly Joker
NÜKHET DURU RİTM AKUSTİK
19 Eylül Cuma akşamı yepyeni bir konseptte dinleyeceğiz Nükhet Duru şarkılarını, Ritm Akustik adını verdiği yepyeni konserlerine Bostanlı Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu’yla başlayacak olan sanatçı gerek eski şarkıları gerekse yepyeni şarkılarıyla bizleri büyülemeye hazırlanıyor.
Yıllardır paylaştığımız şarkılar, Nükhet Duru'nun muhteşem performansıyla bütünleşince bizi yeniden anılarımıza götürecek ve hep bir ağızdan bağıracağız, hep beraber başkaldıracağız aşklarımıza, acılarımıza, anılarımıza.
8 Eylül 2008 Pazartesi
Deniz Akkaya vampir oldu
7 Nisan 2008 Pazartesi
CITY'S'DE BİR İLK DAHA
Eğlence hayatına yön veren Erol ve Varol Kaynar kardeşler, bu kez City's Alışveriş Merkezi'nde gece kulübü açtı. Bir ilke imza atacak konseptte sinema kapısından çıkan kendini gece kulübünde bulacak..
İstanbul'da yiyecek-içecek ve eğlence hayatında peşpeşe iddialı adımlar atılıyor. Rainforest, Zuma, Hakkasan gibi uluslararası üne sahip birçok mekan açıldı. Ve şimdi de son olarak, eşine az rastlanır bir konsept karşımızda... Alışveriş merkezinde gece kulübü açılıyor! Amsterdam'da buna benzer bir konsept var ama sinema katında, sinema fuayesinde açılan ilk gece kulübü Barcode olacak. Bu ilkin sahibi ise Erol Kaynar ile Varol Kaynar. Daha önce de 1984 yılında, kimsenin cesaret edemediği bir dönemde, bin 500 kişilik bir disko açan Erol Kaynar, bu kez de 26 Mart'ta City's Nişantaşı AVM'nin içinde, Barcode'u hizmete sokuyor. Alışveriş merkezinin sinema katında, büyük bir alana sahip olan mekan, gündüz restoran-kafe- bar, gece ise sinemadaki son seanstan sonra gece kulübü olarak hizmet verecek. Altı metre tavan yüksekliğine sahip, Boğaz manzarası olan mekanda eğlence, sabah 04.00'e kadar sürecek.
'NE TUTAR, ÇOK İYİ BİLİRİM'
Gece ve gündüz, özellikle ünlülerin buluşma adresi olmaya aday olan mekanda, hafif atıştırmalık gurme yiyecekler servis edilecek. Kaynar Kardeşler, atıştırmalık mönü için İtalyan asıllı Patricia Ünder adlı bir danışmanla anlaştı. İşletmeciliğini Eksen Grubu Genel Koordinatörü Selma Şeşbeş'in yapacağı mekanın müziği de ünlü dj'lere emanet edildi. Erol Kaynar, özellikle son beş senedir yiyecek- içecek sektöründe çok fazla ithalat ve ihracat olduğunu, kalitenin de müşteri beklentilerinin de arttığını söylüyor.
Bu işe 1970 gibi başladım. İşin patronu değildim, sadece çalışıyordum. Depoda, kafenin muhasebesinde çalıştım. Daha sonra pazarlama müdürü, ardından da işletme müdürü oldum. 1980 öncesi, ihtilalde, turizm Türkiye'de tamamen durmuştu. Danimarka'ya gittim. Döndüğümde de Fondue Restaurant'ı açtım. İş hayatına atıldığımda 19, restoran sahibi olduğumda 35, Galata Kulesi'ne ortak olduğumda ise 36 yaşındaydım. Hiçbir mekanı kaybetmedik, belli bir yere geldiğimizde biz bıraktık. Buna çok dikkat ediyoruz. 30 farklı mekan açıp kapattık.
* İhtilalden hemen sonra bin 500 kişilik disko açmaya nasıl cesaret ettiniz?
Hiçbir zaman 'Mekanları ilk biz açalım.' gibi bir amacımız olmadı. Tesadüf mü, yoksa vizyonumuz sayesinde mi oldu bilemiyorum. Disko açmak o zamanlar için büyük cesaret işiydi. Belli kapasitesi olan kulüpler vardı. Ama binlerce kişinin alınacağı bir diskoyu açmaya kimse cesaret edememişti. Biz bunu yaptık ve çok başarılı olduk.
* Ya Park Cafe?
Park Cafe, sinema ile beraber yeme-içme alışkanlığını getirdi. Akmerkez'de uzun saatlere kadar açık olan tek kafeydi. 22.00'da kapanmayan tek yerdi.
* Şu anda hangi mekânlara sahipsiniz?
Şu anda Salomanje, Sortie, Barcode, Ghetto, Park Cafe ve Opera Pastanesi var.
Mutfak yok, aşçı barın içinde gözünüzün önünde
* Peki yemek servisi olacak mı?
ak mı?Buradaki konseptte mutfak yok. Aşçımız barın içinde bulunuyor. Hem barmen, hem de aşçımız var. Paris'te ve özellikle Fransa'da bunun örneklerine rastlayabiliriz. Türkiye'de bunun eşi yok. Barmen ve aşçımız, burada omuz omuza çalışacak. Daha önce buharda pişirilmiş olan yiyecekler gözünüzün önünde hazırlanacak. Barmenimiz, Maça Kızı'nın başındaki barmen, aşçımız Çırağan Oteli'nin aşçılarından... Her yemekte iki çeşit şarap öneriyoruz. Listemizdeki her şarap kadehte sunulacak. İki çeşit çok özel tabağımız var. Biri tamamen peynir tabağı üzerine olan Barcode Di Mare, diğeri de Barcode Gioya.
* Barcode'dan bahseder misiniz?
Açacağımız Barcode da dünyada ilk olacak. Artık işi eğlenceye döktük. Sinemadan çıkan bir kişi, evine gitmek yerine eğlenmek istiyorsa Barcode'da vakit geçirebilecek. Sabah 04.00'e kadar açık olacak mekânımız.
DJ Burak Yontarkol çalacak
Mekânda daha önce Sotrie Müzik Direktörü olan Escobar, Studio 54 ve Çeşme Samdan'a çalışan ünlü DJ Burak Yontarkol'un ekibi müzik yapacak. Günün her saati müzik dinlenebilecek. İş çıkışı gelip en az 04.00'e kadar eğlenilebilme imkânı tanınacak. Ancak 23.00'dan sonra müziğin ritmi artacak.
CUBA GECCESİ CITY'S HARVARD CAFE'DE


3 Nisan 2008 Perşembe
Asmalımescit'te Paris
Mekan : La Brise
Tel: (0212) 244 48 46Adres: Asmalımescit Caddesi 28, AsmalımescitSemt: Asmalımescit
L'Entrecote de Paris..
Mekan : L’Entrecôte de Paris
Tel: (0212) 373 26 00Adres: City’s Nişantaşı, Teşvikiye Caddesi 162, Nişantaşı
Her gün 12.00-02.00 arasında açık. Kredi kartları geçerli. Sigarasız bölüm yok.
Alışveriş merkezinin en ağır restoranı burası. Bordo kadife perdeler, kristal avize ve aplikler, dore duvar kağıtları, puro dolabı, koyu ahşap parke ve masalar, koyu kahverengi deri kaplı sandalye ve bistro tarzı koltuklar Versailles’a giderken yolunu kaybedip buraya düşmüş gibi gözüküyor. Menü et ağırlıklı, az ve öz. Zaten gelenler meşhur soslu antrikotun tadına bakmak istiyor genellikle.
ZUMA VE YEMEK SANATI.

Londra ve Hong Kong'dan sonra dünyadaki 3. şubesi, İstanbul Doors Group ve Zuma Londra ortaklığı ile açılan Zuma Restaurant, Japonya'da günlük yaşamın yeme-içme geleneği olan “Izakaya” tarzını üstün kalite, malzeme ve ayrıntıya verdiği önemle bütünleştirerek İstanbullulara sunuyor.
Denize Sıfır, Eşsiz Manzara…Zuma Londra tamamen kapalı bir mekan olduğundan Ortaköy'ün eşsiz boğaz manzarası ve denize sıfır konumundan dolayı Londra'daki sahipleri Zuma İstanbul'u burada açmaya karar vermişler...
Kimlere Hitap Ediyor?
Merak Edenler İçin Londra Zuma: İlk olarak 2002 yılında Knightsbridge'de açıldı. Londra Zuma'nın ortakları işadamı Arjun Waney ve ünlü şef Rainer Backer... Square Meal tarafından “En İyi Yeni Restoran 2002”. Restaurant Show'da “Doğu Kültürünü Yansıtan En İyi Restoran 2002” ve son olarak da Tatler Restaurant Awards tarafından “Yılın Restoranı 2005” seçilmiştir.
BİLGİLİ 'SPİCE MARKET' İ GETİRİYOR!
Anjelique farkı
Lezzet, müzik, gece ve muhteşem Boğaz manzarası Anjelique’de… Anjelique, büyüleyici manzarası ve sade dekorasyonu ile hem eğlenmek hem de iş çıkışı stres atmak isteyen müdavimleri ile yaz sezonunda Ortaköy’de buluşuyor... İstanbul’un kaliteli hizmet sunan ve aynı zamanda popüler mekanlarına, imza atan İstanbul Doors Restaurant Group’un Ortaköy’de eğlenceseverlerle buluştuğu nokta Anjelique. Farklı tatları bir arada bulabileceğiniz Anjelique’in en önemli özelliği, muhteşem Boğaz manzarasını doyasıya yaşama imkanı sunması... Dekorasyonu Geomim Mimarlık, Mahmut Anlar tarafından yapılan ve sadeliğin ön planda tutulduğu Anjelique’de, titiz bir çalışma sonucu içeriye yerleştirilen aynalar, tüm Boğaz manzarasını mekana taşıyor... Kendine has mönüsünün yanı sıra İstanbul Doors Restaurant Group`un bir diğer üyesi olan Wan-na`nın Uzakdoğu lezzetlerinin de ayrı bir mönü ile sunulduğu Anjelique’de akşam yemeği 19.00’da başlıyor. Anjelique`in restoran olarak ayrılan üst katında muhteşem Boğaz manzaralı bir ortamda yenilen yemeğin sonrasında Boğaz`a karşı eğlence sabah 04:00’e kadar devam ediyor. Anjelique, hemen önünde yer alan iskele ile dileyenlere denizden ulaşım imkanı sağlıyor. Restaurant-bar-gece kulübü olarak misafirlerini ağırlayan Anjelique’de valet parking hizmeti de bulunuyor. Anjelique’in büyüleyici atmosferi yaz günlerinin tadını eğlenerek çıkarmak için ideal.
29 Mart 2008 Cumartesi
HAKKASAN İSTANBUL'DA
Unitim Holding ‘in girişimiyle Londra’dan sonraki ilk şubesi İstanbulda açılan ünlü Çin restoranı Hakkasan’ın , 12 Mart akşamı iş ve cemiyet dünyası için verilen özel yemek davetine yaklaşık 200 kişi katıldı. Yapımı 1.5 yıl süren ve başta Fransız mimarlık ofisi Gilles&Boissier olmak üzere yurt içinden ve dışından 10 mimari ve teknik danışman ofisinin iş birliği ile dekorasyonu tamamlanan Hakkasan İstanbul, Kanyon AVM teras bölümünde yer almakta.
Hakkasan İstnabul
1.100 m2 kapalı ve 1.700 m2 açık alana yayılan Hakkasan İstanbul, iç mekanda 200 dış mekanda ise 150 misafir ağırlayacak şekilde dekore edildi.
Teras kısmının zemininde kullanılan taşlar Hindistan’dan getirildi. İç mekanda ağırlıklı Hindistan olmak üzere tamamı yurtdışından gelen 4 tip mermer kullanıldı. Tüm elektrik ve aydınlatma ekipmanları İtalyan bir firmadan, müzik sistemi ise İngiltere’den getirildi.
Hakkasan İstanbul’un mutfağı 400m2 alanda kuruldu. Mutfakta, dimsum ve wok istasyonları, 2 adet dev canlı balık ve ıstakoz akvaryumu, özel ördek pişirme ekipmanları, 18 adet şarap kavı yer alıyor. Mutfakta, 20’si İngiltere’den gelen 50 kişilik bir ekip görev yapacak. Restoran kısmında ise 70 kişi çalışacak.
Hakkasan’ın resepsiyon ve rezervasyon kısımları ayrı işliyor. Rezervasyonlar için 5 kişilik özel bir ekip sabah 10.30 ile akşam 18.30 arasında misafirlere hizmet veriyor. Müşteri bilgisi kaydedilmiş bir kişi tekrar aradığında, daha evvel tercih ettiği masa, şarap, mönü bilgisine gibi tüm tercihleri, yetkili tarafından görülüyor ve rezervasyon müşterinin bu tercihleri doğrultusunda yapılıyor.
Hakkasan Londra
Hong Kong asıllı Alan Yau'nun Londra'nın ünlü semtlerinden Soho'da kurduğu Hakkasan, dünyanın “Michelin” yıldızlı tek Uzakdoğu restoranı. İngiltere'nin ünlü gazetesi The Guardian ve Time Out dergisine göre, dünyanın en iyi 10 restoranı arasında yer alıyor.
Hong Kong’un yeni bölgelerine yerleşen insanlara “hakka” ismi veriliyor, “san” ise Uzakdoğu’da saygı belirten bir unvan. Hakkasan ismi, bu iki kelimenin birleştirilmesiyle yaratılmış.
Alan Yau’nun yarattığı Hakkasan’ın müdavimleri arasında David Beckham, Robert De Niro, Robbie Williams, Madonna-Guy Ritche, Hugh Grant , İngiliz Kraliyet ailesi üyeleri, Elton John, Sienna Miller, Kate Moss , Cameron Diaz, Jude Law, gibi isimler bulunuyor.
YENİ LEZZET NOKTASI HARVARD CAFE
1996 yılında Etiler’de müdavimlerini ağırlamaya başlayan Harvard Cafe, artık Nişantaşı City’s AVM’de şehrin stresinden uzaklaşmak isteyenlerin daha yakınında. Alışveriş telaşı ve yorgunluğunu biraz olsun atmak ve hatta kısa süreli iş toplantılarını yapmak isteyenlerin tamda aradığı bir mekan olma özelliğini kısa sürede yakalayan Harvard Cafe, zengin mönüsüyle de dikkat çekiyor.
Meşhur salataları ve aperatif atıştırmalarıyla şimdiden lezzeti dillere düşen pizzasıyla Harvard Cafe, kendi fırınıyla imal ettiği pasta ve tatlılarıyla da adından bahsettiriyor. Harvard Cafe, kış aylarında şömine köşesiyle ise, müdavimlerine romantik dakikalar sunuyor. 115 kişilik oturma kapasitesiyle Cıty’s in gözde mekanı olan Harvard Cafe, dinlenmek için özel köşe olma özelliğini de ön plana çıkarıyor.
GALATA KONAK'TA TATLI LEZZETLER
28 Mart 2008 Cuma
MUTLULUK YENİDEN
Niran Ünsal ve Oğuz Türküsev, birlikteliklerinin her geçen gün mutluluklarını pekiştirdiğini ifade ederek, yan yana geldikleri her dakikayı en güzel şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını açıkladılar. Evlilik yıldönümlerinde özel sürprizlerle bir birlerine jest yaptıklarını belirten mutlu çift, anlaşabilmenin keyfini çıkardıklarını ifade etti.
ÖDÜLLÜ MEKAN
EBRU EVLENDİRECEK
24 Mart 2008 Pazartesi
"AŞK YOK SADECE TANIŞIYORUZ"
Son zamanlarda hakkında çıkan" Nihat Doğan'la aşk yaşıyorlar" şeklindeki haberlere sinirlendiğini ifade ederek, sadece stüdyo ortamlarında tanıştıklarını ancak aşk yaşamadıklarını açıkladı. Çıkan haberler nedeniyle bir çok gazeteciye artık daha mesafeli yaklaştığını söyleyen İzel, "Artık o kadar yanlış haberler çıkıyorki, arkadaşlarım okuyunca ben ne söylesem şüphe ediyorlar. Aşk yaşayıp yalanladığımı zannediyorlar" dedi.
İLK TOPLANTI ŞEHİR EFSANESİ ÇIKTI
GECCELERİN MEKANI REİNA
İstanbul'un geccelerine markasını yansıtan ve neredeyse markasıyla eğlencenin kelime anlamınında önüne geçmeye başlayan Reina, Mayıs ayının ilk haftasında yazlık açılışıyla müdavimlerinin kanını ısıtmaya devam edecek.
Mayıs ayında gerçekleştirilecek F1 Türkiye yarışlarına yetişmesi için açılışa önem gösteren Reina Grubu, bu yılda iddialı sürprizler sunacak. Reina içindeki mekanlar arasında ayrı bir popüleriteye sahip olan Niş'in ise bu yıl yer almayacağı ise ilgi çeken duyumlar arasında bulunuyor.
FUNDA ARAR’A ÖZEL BORNOZ
Türkiye’nin dünyaca bilinen havlu üreticisi Özdilek, tüm bayilerini Antalya Side’de bulunan Sueno Otel’de buluşturdu. Yaklaşık 2 bin kişin katılımıyla gerçekleştirilen bayi toplantısında hem geride bırakılan bir yılın yorgunluğu atıldı hem de, önemli satış kararları alınarak verilen eğitimlerden faydalanıldı.
2008 yılının havlu modasının ve renkli desenlerin sunulduğu defilede podyuma Şenay Akay ve Fatma Yaman gibi ünlü mankenler çıktı. Defilenin sunumunu gerçekleştiren Atilla Saral ise, anlatımlarıyla bayiler tarafından alkış yağmuruna tutuldu. Aynı günün akşamında gerçekleştirilen gala gecesinde ise Funda Arar sahneye çıkarak, geceye katılanlara unutulmaz dakikalar yaşattı. Sahnede şarkılarıyla her zamanki gibi devleşen Funda Arar, kendisine sahnede hediye edilen bornozla şarkılarını söylemeye devam etti.
Sadece Yüzüm Benziyor
Türkiye’de keşfedildiği ilk günden beri gündemden düşmeyen ve hızlı çıkışını sürdüren benzerliği nedeniyle bir anda popüler olan yerli Paris Hilton Ece Filiz, dergimize verdiği röportajda ilginç açıklamalarda bulundu. Güzel bir kadına benzetilmekten rahatsızlık duymadığını ifade eden Ece Filiz, Paris Hilton’un özel yaşamındaki marjinal tavırlarının ise, kendisini hiç ilgilendirmediğini söyledi.
Paris Hilton gibi Türkiye’de özel partilere çağırılıyormusunuz?
-Evet. Malum kişiye benzerliğimden dolayı özel partilere katılıyorum. Çok eğlenceli geçiyor. Bu partilere katılıyorum ancak sadece benzerliğimden dolayı. Başka amaçlarla Paris Hilton’un yaşam tarzında asla bir partiye katılamam. Benim farklı bir karakterim var. Ben hala bir Türk kızıyım.
-Asla böyle bir teklife ortam hazırlayacak bir durum yaratmam. Bu teklifi bana yapmak çok zor. Ben Paris Hilton’a yalnızca benziyorum. Ben o değilim. Ailemin benim hakkımda ne düşündüğüne önem veren bir insanım. Bu nedenle aşırılıklardan hep çekinir ve dikkatli yaşarım. Benim bir sex görüntülerinin olduğu kasetlerim olmadı. Sadece yüzüm benziyor. Türkiye’de Paris Hilton bir sex objesi olarak görülüyor. Bu durum yurt dışında böyle değil. Beni bu tür olaylar ilgilendirmiyor. Zaten biraz soğuk bir insanım. Dışarıdan böyle gözükürken bir erkek zaten yaklaşmaz diye düşünüyorum. Bu duruma izin vermem. Cevabını alır ve geri döner. Bu türden bir teklif gelmedi, gelemezde.
Size gelen her hangi bir iş teklifinde çok dekolteli bir kıyafet giymeniz istense kapris yaparmısınız? Veya iş kurallarınız var mı?
-Çıplaklığa karşıyım. Podyumda üzerimde çok küçük bir parça taşıyabilirim. Ancak tamamen çıplaklığa karşıyım. Gelen iş teklifinin de, Roberto Cavalli, Versage, gibi ünlü markalardan ve Cemil İpekçi, Yıldırım Mayruk, Siren Ertan Çarmıklı ile Emel Yıldırım gibi tanınmış modacılardan gelmesi şartıyla bu tür bir teklifi kabul ederim. Taşıyabileceğime inandığım kıyafetleri podyumda giyerim. Ben mankenlik yapıyorum. Yani podyumda bir askıyım. Bu durum böyle algılanmalı.
-ABD’deki yaşam, Hollywood filmlerindeki kadar rahat ve renkli değil. Filmlerdeki kadar çok geniş düşünceli insanlar değiller. Orada da ailelerin kuralları var. Cinsellik Türkiye’deki kadar sapıklık olarak algılanmıyor. Orada bu konuda eğitimler veriliyor ve bilinçli bir toplum yetiştiriliyor. Ben Paris Hilton’a benzetiliyorum fakat hiçbir zaman onun seksi yanıyla bağdaştırılmıyorum. ABD’de bazı turistler beni yolda yürürken o zannedip birlikte fotoğraf çektiriyorlar ve hiç rahatsız etmiyorlar. Türkiye’de sürekli beni gören Paris Hilton’un seks görüntülerini aklına getiriyor. Bu böyle olmamalı.